Uzaktan birbirlerini gördüler ve öylece kalakaldılar. Adamın ne yapacağını bilemez halde kolları iki yanına düştü. İkisinin de kalbini önce müthiş bir heyecan, sonra yıllardır bekledikleri korkulu karşılaşma senaryolarının nihayete ermesinin verdiği bir rahatlık kapladı. Erkeğin gözlerinde özlem, çakmak çakmak,hareketsiz dururken, kadın konuşmasına devam etti, baktı baktı ve mucizevi bir şekilde gözlerinde "Seni affettim." diyen bir ifadeyle gülümseyiverdi.

Sanki "Nihayet karşılaştık. Neler yaşadık beraber değil mi?" der gibiydi. Adam da yılların değiştiremediği hayranlığıyla, gülümsemesine karşılık verdi. Tüm yaşadıkları bir anda kafasında ardı sıra tekrar canlandı; kadını ağlatmaları, sebepsiz bekletmeleri, söylediği yalanlar, kadının onu terk ettiğini okuduğu mektup, onu aslında ne kadar sevdiğini ve kalbindeki yerinin hep sızlayacağını anladığı an...
Hep affedilmeyi dilemişti ve duaları bu kadar kolay kabuldü artık. Kadına doğru yürümek için hamle yaptı. Herşeyi anlatmalıydı ona; ne acılar çekmişti o gidince, aslında onu ne kadar çok sevmişti ama... Kadın anladı ve ona daha da gülümseyerek kafasını iki yana salladı "Hayır, gelme." manasında. Durdular. Etraf durdu, dünya durdu, herşey durdu.
Ve sonra kadın, yüzüne en çok yakışan mücevheri gülümsemesi, şarkının değişmesi ile beraber salonu terk etti.