28 Haziran 2006

çaresizlik

Metrodan çıkıp biraz yürüdükten sonra gördüm onu. Üzerinde bana benzer kıyafetlerle çömelmiş, dizlerini karnına çekmiş, nereye koyacağını bilemez şekilde ve yaptığının utancıyla ellerini sürekli sıkı sıkı ovuştururken.

"Çok zor durumdayım" yazmıştı sadece önündeki para kutusunun kapağına, "çok zor durumdayım", kırmızı büyük harflerle, zor yazan bir kalemle. Başka ne bir söz, ne bir hareket. Kafası öyle öne eğik, yok olmak ister gibi. Hiç konuşmasına gerek yoktu. Kutuya cüzdanımdaki bozuklukları bırakırken rüyadan uyanır gibi ani bir hareketle kafasını kaldırıp bana baktığında o gök mavisi gözleriyle kala kaldım. Çakmak çakmak gözleri ve birçok güzeli kıskandıracak kadar duru güzelliğiyle. Boğazımda bir düğüm, aman Tanrım! dedim, nasıl olur bu nasıl? Nasıl böyle bir güzellik, zariflik buraya ait olmadığı bağır çağır belli olan bu kadın..buralarda, hayata karşı diz çökmüş "Çok zor durumdayım" der? Kimdir bunun sorumlusu?

Çaresizlikten alev alev yanan gözlerle bana teşekkür ettiğini okudum dudaklarından sadece, sesi kulaklarıma erişemedi. Baktım, gözlerine....taa içine baktım.. her şeyi anlattı bana. Başka söze gerek kalmadı.

2 yorum:

ibeking dedi ki...

ay tüylerim diken diken oldu..

Shemsa dedi ki...

ben de ağladım onu gördükten sonra. şimdi bile gözleri aklımda...