07 Mart 2008

Bazı zaman çevremdekileri müsamereye "büyük" rolü oynamaya çıkmış çocuklar gibi görüyorum.

YAZI ATÖLYESİNDEN...

Ondan ayrıldığım akşam, hayatımın en büyük kumarını oynadığımı henüz bilmiyordum. Aslında yaşamım boyunca birçok kereler böylesi bir anın kıyısında dolaşmıştım. Zaman zaman bunun girdaplarına düştüğüm de oldu. Ama bu kez, şimdi, o an, daha önce hiç duymadığım korkunun sırtımdaki tüyleri ürperttiği o an, işte o an, büyük bir kumarın arifesinde olduğumu hissetmiştim. Şimdi içinde bulunduğum durumdan geriye dönüp o ana tekrar baktığımda, karar vermek için havaya fırlattığımın, pek çok yüzeyi olan kemik bir zar değil de kendi geçmiş ve geleceğimin olduğunu görebiliyorum.
Onu gözyaşları içinde öyle ağlamaklı, öyle bitmiş ama öyle zehir gibi güzel terk ederken, hemen sonrasında tenini bir başka tende söndürecek olmanın verdiği hayasızlıkla "Hiç de zor değilmiş" dedim kendime.
"Hiç de zor değilmiş"...Bir kaç kez yinelendiğimde sesimin bana yabancılaştığını, giderek bu fikrin ruhumu daralttığını hissettim. Ruhumun bunca sığ bir çığlık atması önceki tüm yaşanmışlıklarıma ihanet gibi geldi. "Asıl ihanet bu." dedi içimdeki ses. Bu sesle birlikte sanki uzun süredir tuttuğum soluğumu salıvermiş gibi rahatlayarak arabama bindim ve kontağı çevirip gaza var gücümle bastım.
Bu günü ve günün bu saatini özellikle seçmiştim. Herkesin haftayı kapatıp, kazancın rolünü tüketmeye devrettiği bu cuma akşamında, kendisini daha yalnız hissetsin diye.