17 Ocak 2006

kişiler: BABAM

Babamı anlayabilmek ve onunla gerçekten arkadaş olabilmek için onun benim büyümemi beklemesi gerekti. Her yaşta arkadaş olabileceğim ve çocukken benim seviyeme inip tüm sorumluluklarımı paylaşan bir babaya sahip olma lüksüne erişemedim. Yani aslında çoğunluk Türk çocuklarının sahip olduğu bir babaydı benimkisi büyürken. Ama bizde olay büyüdükten sonra başladı. Onun aslında hepimizden daha da çocuk olduğunu kavrayıp her daim canının oyun arkadaşı istediğini keşfetmemle beraber ilişkimiz şimdiki keyfine erişti. Arada genel olarak ömrün gidişatına göre zaman zaman büyümek zorunda kalıp üzülsek de mecbur olmadıkça yapmıyoruz bunu. Tabi benim bu Nirvana seviyesi diyebileceğim anlayış çerçevesini kurmam ve genişletmem epey bir sancılı oldu. Benim erkek çocuğu olmadığımı anlayana kadar ki geçen sürede ufak tefek olanlar hariç (bir kere eşek sudan gelinceye kadar dayak yemem) hemen hemen problemsiz geçti ilişkimiz. Hatta ikimizin de keyifle anlattığı, geceleri herkesi yatırıp ikimizin aynı tekli koltuğa sığışıp buz pateni yarışmalarını ya da olimpiyat oyunlarını seyretme ritüellerimiz bu dönemlere rastlar. Ama ben büyüyüp de cins ayrımımın farkına varınca, hele hele bir de utanmadan mini eteklere, bikinilere özenip akşam dışarı çıkma istemelerine başlayınca arızalar da baş göstermeye başladı tabi.

Hiç yorum yok: