25 Ocak 2006

günce - AMELİYAT

Dün gece yağan karın cazibesine ve içimdeki huzursuzluğun yarattığı enerjiye daha fazla dayanamayarak gecenin 22.30?unda saten pijamalarımın paçalarını çizmemin içine öylesine tıkıştırıp atkı ve bere bile almadan dışarı çıktım. Önceleri sakin sakin yürüdüm. Sonra çocukluğumu hatırlayarak kimsenin bozmadığı kar birikintilerinin kimisinin tam ortasına zıplayıp kimisine tekmeler atarak onları bozma oyunu oynadım. Yapılıp ardından kafası koparılmak suretiyle zarar verilen bir kardan adamı tekrar hayata döndürdüm. En son nefes nefese kalıp durulduğumda annem düştü aklıma ansızın. ?Yarın, bu beyaz kışta, beyazlar giymiş doktorlar, beyaz plastikten eldivenleriyle onu kesip biçecekler. Kaburgalarını kesip o minik güzel kalbine ulaşacaklar. Sonra her bir odacığında babamın, ablamın, benim ve kardeşimin oturduğu bizi oradan geçici bir süreliğine çıkarıp odalar arası kapıları yenileyecekler. Tadilat bitince de bize alın bunu eski haline getirin diye geri verecekler.? Diye düşünürken evin önüne geldim. Omuzlarım iyice düşmüş yürürken üzülerek çocukluğumdan kalan kar ile ilgili tek ortak noktanın eve girdiğimde yüzümün ve açıkta kalan her yerimin alev gibi yakması olduğunu fark ettim.

Hiç yorum yok: