28 Aralık 2005

günce - UĞUR BÖCEĞİ KADAR ŞİRİN BİR BÖCEK VAR MI?

Bu uğur böceği zaafım ne zaman ve nerede başladı hiç hatırlamıyorum ama biraz önce yavru bir tanesinin yolunu şaşırıp üstüme konmasıyla o an dünyanın en mutlu insanı edecek kadar beni ya da bu aralar geçirdiğim zor dönemde kendisini benim yardım meleğim sandıracak kadar kendisini etkisi altındayım. Öyle ki dayanamayıp benimle beraber ders çalışması için kütüphaneye getirdim onu. Şu anda defterin en üstünde, başına ne geldiğinin anlamazlığı içinde hareketsiz durmakta. O kadar küçük ki ancak 6 mm boyunda. Üstünde sadece 2 tane benek sığabilmiş henüz. Çoook küçüük buuu! Benim gibi.

Hala mekanla kurduğum ilişkilerde en duyumsadığım ve kanıksadığım anların yalnız başımın bencilliği olduğu anlarda hemfikiriz. O yüzdendir ki şu an oturduğum eve halen alışamamış durumdayım. Oturup dertleşemedik ki daha! Bana anlatamadı kendini. Oysa bugün sabahtan beri ODTÜ'nün içinde neredeyse her ağaçla, rengiyle, kokusuyla sohbet halindeyim. Hepsinden zerre zerre huzur topladım. Nedir beni burada bu kadar çeken bilmiyorum. Herkes yaşadığım şehre methiyeler düzerken ben buranın ruhuyum herhalde.

Neyse uğur böceği de uçtu gitti sola doğru. Dışarı çıkacağını sandı camdan ama nafile. Unutmayayım da çıkarayım giderken..

(ilk yazılış tarihi:18.04.05)

Hiç yorum yok: